12 Mayıs 2015 Salı
işletme
İşletme programı banka, sigorta, maden gibi
mal ve hizmet üreten kuruluşlarda üretimin daha verimli bir biçimde
yapılabilmesi için izlenecek yollar konusunda çalışacak elemanları
yetiştirmektedir.
Meslek eğitimi, çeşitli üniversitelere bağlı İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Siyasal Bilgiler Fakültesi veya İşletme Fakültelerinin "İşletme" bölümlerinde verilmektedir.
Akademik hayattan, kamu kesiminde görev almaya, finansal piyasalar ve bankacılık
sektöründen, özel girişime kadar geniş bir spektruma hitap edebilecek bir alanı olan işletme
mesleği yarının dünyasında da varlığını hissettirecektir.
bilişim teknolojileri alanı
Bilişim, bilgisayar teknolojileri ve işletme alanını bir araya getiren bir disiplindir. Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Bölümü, klasik bilgisayar mühendisliği programlarında yer alan dersleri içermesinin yanında, İşletmecilik ve diğer ilgili disiplinlerin kuramlarıyla desteklenmiş eğitimiyle mezunlarına çok geniş bir istihdam alanı sağlamaktadır. Bölüm, Çağdaş bilim ve teknolojideki gelişmelerin önünü açan bilgi-odaklı yaklaşımı ve disiplinlerarası eğitim altyapısıyla günümüz karmaşık iş ortamlarında başarıyla faaliyet gösterebilecek, alanlarında Yetkin ve çok yönlü profesyonelleri yetiştirmeyi amaçlamış bir bölümdür. Bu misyonla yola çıkmış bölüm, güncel ve teorik bilgileri öğrencilerine sunan, aynı zamanda bu teorik bilgilere uygulama alanı yaratarak araştırma ve problem Çözme yeteneği gelişmiş, yaratıcı, nesnel ve analitik düşünce yapısına sahip bireyler yetiştirmeyi sağlayacaktır. Bu şekilde bölüm Mezunlarımız, elde ettikleri bilimsel bilgi ve yetenekleri, teknolojik ilerleme ve üretkenliğe dönüştürecek Sistematiği kazanmış olacaklardır.
Muhasebe ve Finansman Anabilim Dalı, işletmelerin hem kendileri hem de tüm paydaşları için düzenli bir şekilde tutmak zorunda oldukları finansal kayıtları en doğru ve etik kurallara en uygun şekilde düzenleme yöntemlerini akademik bir disiplin içerisinde öğretmeyi hedeflemektedir.
Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı, işletmelerin dahil oldukları tüm süreçleri modern yönetim şekilleri içerisinde en etkin ve işletmenin faydasına olacak şekilde yönetmeyi sağlayacak bilgileri teorik ve uygulamalı olarak öğretmeyi amaçlamaktadır.
Üretim Yönetimi ve Pazarlama Anabilim Dalı, Bir malın veya hizmetin üretimi, insan kaynağı, hammadde, üretim yeri gibi çok sayıda değişken hesaba katılarak gerçekleşen karmaşık bir süreçtir. Müşterilerin beğenisini kazanacak bir mamulün üretimi işletmeler için çok önemli olmakla birlikte mamulün müşteriye ulaşması ve müşterilerin mamulün varlığından ve özelliklerinden haberdar olması da en az üretim kadar önemlidir. Bu anabilim dalı, işletmenin üretim sürecini ve mamulün pazarlanmasını ilgilendiren tüm detayları akademik bir disiplin içinde öğretmeyi hedeflemektedir.
Nasıl Olduysa - Attila İlhan
Nasıl Olduysa
nasıl olduysa birden adımı unuttum
adını unuttuğum o sıcak şehirde
yıldız alacası yüzen bir zakkum
yanımda o hayal kız ikide birde
yolumu gözlerine bakıp bulduğum
sahi ben ne hırçın bir çocuktum
ele avuca sığmaz aklı fikri şiirde
mısra mısra başımı belaya soktum
izmir cezaevi dokuzyüz kırk birde
kaşla göz arası liseden kovuldum
inanmakta geç sevmekte çabuktum
bazen yaşadıklarım aklıma gelir de
kaç kere umutsuzluğun yolunu tuttum
istenmeyen adam hemen her devirde
hemen her devirde ateşten bir buluttum
binlerce umuttan belki bir umuttum.
adını unuttuğum o sıcak şehirde
yıldız alacası yüzen bir zakkum
yanımda o hayal kız ikide birde
yolumu gözlerine bakıp bulduğum
sahi ben ne hırçın bir çocuktum
ele avuca sığmaz aklı fikri şiirde
mısra mısra başımı belaya soktum
izmir cezaevi dokuzyüz kırk birde
kaşla göz arası liseden kovuldum
inanmakta geç sevmekte çabuktum
bazen yaşadıklarım aklıma gelir de
kaç kere umutsuzluğun yolunu tuttum
istenmeyen adam hemen her devirde
hemen her devirde ateşten bir buluttum
binlerce umuttan belki bir umuttum.
Attila İlhan
Buket Uzuner
Çok gençken herkesi, her şeyi, hatta dünyayı değiştirebileceğimizi sanırız. Nasılsa hiç yaşlanmayacak, hiç ölmeyecek ve sonsuza ulaşacağızdır. Oysa duvarda tek bir tuğla olduğumuzu ve ancak “iyi bir tuğla” olmayı başarmakla yükümlü olduğumuzu görürüz bir gün...
İki Yeşil Su Samuru - Buket Uzuner
Herkesin yaşamında çıplak günler vardır; savunmasız, iddiasız, direnmesiz, gösterişsiz, öylece… Yalın ve kendi halinde. İçine kimsenin kabul edilmediği, alınmadığı, hani o ‘en yakınlar’ın bile…
Buket Uzuner - Ayın En Çıplak Günü
Denizin Kentini Yaktım - Sezai Karakoç
Denizin Kentini Yaktım
Denizin kentini yaktım
Vızıldayıp duran kafamın ortasında
Denizin kentini yaktım
Hurma şırıltılarıyla
Denizin kentini yaktım
Beni çocukluğumdan koparan
Denizin kentini yaktım
Bir kent kadın kabuklarından
Denizin kentini yaktım
Miras kalmış bir alevle
Denizin kentini yaktım
Veli ağaçlarla kalbi atan mermerle
Tanrıyı anarak kalbi atan
Cami sütunları boğdu
Sararmış gözyaşlarıyla
Kararmış denizin kentini
İstanbul ey sevgili şehir
Dön dön karadan gelen sesime
Son veren zaman yatırında
Denizden getirilen biçimine
Yahya Kemal Beyatlı - Aziz İstanbul
AZİZ İSTANBUL
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
Yahya Kemal Beyatlı
11 Mayıs 2015 Pazartesi
Geldim -Özdemir ASAF
GELDİM
Beni çağırmadınız,kalkıp ben kendim geldim.
Uzaklardan size bir haber getirdim geldim.
Bıraktıklarınızdan,unuttuklarınızdan,
Sımsıcak-anılası günler getirdim geldim.
Gömütleri andıran yapılarınızdaki
Yaşantılarınıza evler getirdim geldim.
Tek tek,ayrık-soluyan bitkiseller yerine
Yüzyüze dönük,gülen sizler getirdim geldim.
Solarken suladığım,koparken bağladığım,
Ölürken canlandığım sözler getirdim geldim.
Özdemir ASAF
Lojistik
Lojistik, ürün, hizmet ve insan gibi kaynakların, ihtiyaç duyulan yerde ve istenen zamanda temin edilmesi için bir araç olarak tanımlanabilir. Lojistik, nakliye,envanter, depolama, malzeme idaresi ve ambalajlama bilgilerinin birleştirilmesini kapsar. Lojistik işletme sorumluluğu, hammaddenin coğrafik konumlanması, sürecin işletilmesi ve ihtiyaçların mümkün olan en düşük maliyetle karşılanarak işin bitirilmesidir.
İş dünyasında, lojistik tedarikçiden son kullanıcıya uzanan (tedarik zinciri) bir akış içinde; içe veya dışa ya da her ikisine odaklı olabilir. Lojistik yönetiminin ana fonksiyonları, satınalma, taşıma, depolama, envanter girişi, doğru bilgi akışının sağlanması ve bu aktivitelerin organize edilmesi ve planlanmasıdır. Lojistik yöneticileri, bir organizasyon içinde kaynakların koordinasyonu sağlayarak bu fonksiyonların her birinden gelen bilgileri birleştirir. Lojistiğin temelde iki farklı formu vardır. Biri depolama ve taşıma ağı boyunca malzeme akışının sürekliliğini sağlar. Diğeri projelerin sonuçlanması için kaynaklar zincirini koordine eder.
İşletme Bölümü
İşletme; kar amaçlı kurumların kuruluşu, finansmanı, üretim araçlarının sağlanması, üretilen mal ve hizmetlerin pazarlanması, örgütlenmesi, yönetilmesi ve finansal olaylarının izlenmesini inceleyen bir sosyal bilimdir. Türkçede ayrıca mal ve hizmet üretiminin gerçekleştirildiği iktisadi birimler için de kullanılmaktadır.
İşletme Fakültesi mezunları, biraz da donanımlı iseler
ülkemizde iş bulabilmektedirler. Günümüzün en popüler mesleklerinden biridir
diyebiliriz. Ancak şunu belirteyim, eğitim yıllarını olabildiği kadar dolu
geçirin, derslerinizde başarılı olun, yabancı dilinizi ilerletin, yeni yabancı
diller öğrenin, bilgisayar yazılımcılığında ilerleyin , işletmeler için ufaklı
büyüklü bilgisayar programları hazırlayın. Tatillerde zorunlu olmasa bile
ücretli ya da ücretsiz staj yapın.
Yani kısaca “kendinizi
donatın”. Yeterince donanmış bir kişinin iş bulması daha kolaydır.
Master ya da ek eğitimlerle mesleğinizin çerçevesi dışına da çıkabilirsiniz. Ek
eğitimler alarak bankalarda müfettiş konumuna zamanla yükselebilirsiniz,
sigortacılık sektöründe çalışabilirsiniz. Danışmanlık firmalarında, bilgisayar
sektöründe, bankalarda, fabrika dahil büyük ya da orta işletmelerde yönetici ya
da alt bölümlerde çalışabilirsiniz.
İşletme
İşletme, mal ve hizmet üreten kurumlarda verimi artırmak için planlama, üretim, yönetim, denetim, para kaynakları, muhasebe, satış, pazarlama konularında bilgi ve beceriye sahip yöneticiler yetiştiren bir bölümdür.
İşletme Bilgi Yönetimi Bölümü, kendilerine yönetici olarak kariyer çizmek isteyen öğrencileri, günümüz iş dünyasının ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte, güçlü teorik bilgisinin yanı sıra bilişim teknolojileri ve bilgi yöne- timi konularında donanımlı, etkin iletişim becerilerine sahip ve bu donanımlarını seçtikleri kariyerlerinde kullanabilecek yönetici adayları yetiştirmek amacıyla eğitim ve araştırma yapan bir bölümdür.
Ayrıca, Ekonomi ve İşletme bölümlerinde okutulan derslerle genelde ortaklık gösterir. Öğrenciler, İşletme İlkeleri, İşletme ve Yönetimde Güncel Sorunlar, İşletme Ekonomisi, Stratejik Yönetim I – II, Mikro ve Makro Ekonomik Kuram, Uluslararası Ekonomi, Ekonometri gibi dersleri alırlar. İşletme – Ekonomi Bölümü ile her iki dalda da eğitim ve araştırma yapan bir bölümdür.
Beşiktaş
Beşiktaş'ın armasında yer alan ilk beyaz çizgi 1'i; 3 siyah çizgi 3'ü; ve ikinci beyaz çizgi de 1'i temsil etmektedir. Amblem 9 bölümden meydana gelmiştir. Yukarı kısımda yer alan dört numara yan yana yazıldığında, rumi takvimde kulübün kuruluş yılı olan 1903 sayısına denk gelen 1319 sayısı meydana çıkmaktadır. Beşiktaş, ilk tescil edilen kulüp olması sebebiyle, armasında Türk Bayrağını taşıma hakkı kazanmıştır. Haziran 2013 tarihinde kulübün tüzüğünde yapılan değişiklikle birlikte, kartal figürlü resmî bir arması daha olmuştur.
19 Ocak 1941 tarihinde, Şeref Stadı'nda Beşiktaş'ın Süleymaniye takımıyla oynadığı bir maçta, Beşiktaş takımının hücum ettiği tribünde bulunan Mehmet Galin isminde bir taraftarın "Haydi Kara Kartallar, Hücum edin Kara Kartallar"... şeklinde tezahürat yapmıştır. Beşiktaş'ın maçta üstün oynaması ve art arda ataklar yapması da, taraftarların bu tezahüratı benimsemesini sağlamıştır. Beşiktaş o karşılaşmayı, Şeref Görkey'in voleyle attığı 3 gol, kaptan Hakkı Yeten, Şakir ve Şükrü'nün birer golüyle 6-0 galibiyetle bitirmiştir.Bu maçtan sonra, Kara Kartal Beşiktaş'ın sembolü olarak kabul edilmiştir.
10 Mayıs 2015 Pazar
CEMAL SÜREYA
İKİ KALP
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
CEMAL SÜREYA
AHMET HAMDİ TANPINAR
BİR ADIN KALMALI
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
AHMET HAMDİ TANPINAR
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
AHMET HAMDİ TANPINAR
W. Shakespeare / Hamlet
“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
Dur, yeter demesi mi?
Ölmek, uyumak sadece!
Düşünün ki uyumakla yalnız
Bitebilir bütün acıları yüreğin,
Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü.
Çünkü, o ölüm uykularında
Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından
Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
Bu düşüncedir felaketleri yaşanır yapan.
Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine
Sevgisinin kepaze edilmesine
Kanunların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
Kötülere kul olmasına iyi insanın
Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
Kim ister bütün bunlara katlanmak
Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek
Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa
O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
Ürkütmese yüreğini?
Bilmediğimiz belalara atılmaktansa
Çektiklerine razı etmese insanları?
Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
Yürekten gelenin doğal rengini.
Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
Yollarını değiştirip bu yüzden
Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.
W. Shakespeare / Hamlet"
Beklemek - Aziz Nesin
BEKLEMEK
Gözler önünde işte
Gittikçe arınıyorum kendimden
Her giden güzelleşir
Gidiyorum güzelleşmek için
Unutulsun diye çirkinliklerim
Gelecek birisi güzeldir
Gelince güzel değil
Hele gelmişse çirkin
Yaşam, ölüm gelecek diye güzel
Ey güzeller güzeli beklediğim
Kaç saatim, kaç dakikam ya da saniyem
Artık ne gelmek ne de gitmek
Yaşamın en zor yanı beklemek
Hiçbirimiz beklemedik doğmayı,
Doğduğumuzdan beri beklediğimiz
ÖLMEK
AZİZ NESİN
Gözler önünde işte
Gittikçe arınıyorum kendimden
Her giden güzelleşir
Gidiyorum güzelleşmek için
Unutulsun diye çirkinliklerim
Gelecek birisi güzeldir
Gelince güzel değil
Hele gelmişse çirkin
Yaşam, ölüm gelecek diye güzel
Ey güzeller güzeli beklediğim
Kaç saatim, kaç dakikam ya da saniyem
Artık ne gelmek ne de gitmek
Yaşamın en zor yanı beklemek
Hiçbirimiz beklemedik doğmayı,
Doğduğumuzdan beri beklediğimiz
ÖLMEK
AZİZ NESİN
Kral Kaya Mezarları
Kral Kaya Mezarları
Kral Kaya Mezarları, Hellenistik Dönemi'nde, Amasya'daki Harşena Dağı'nın güney eteklerindeki kalker kayalara oyulmuş olan anıtmezarlardır.
Antik Çağ yazarı Strabon'a göre Mitridat Krallığı zamanında krallar adına yapılmış anıt mezarlardır. Yeşilırmak Vadisi boyunca irili ufaklı 23 adet kaya mezarı bulunan bölge Krallar Vadisi olarak da bilinir. Kaya Mezarlarının içlerinden çok, arkalarına oyulmuş geçitler dikkat çekicidir. Kalker kayalara oyularak yapılan bu bu mezarlar yapı ve büyüklükleri itibarıyla kente hakim bir noktadadır.
Bu ören yeri Amasya'dadır ve içerisinde 15. yüzyıl Osmanlı Dönemi'ne ait iki adet özel hamam yer almaktadır
Midas
Kral Midas Tmolos Dağı’nın yamacında dolaşırken güneş tanrısı Apollon ile şarap tanrısı Pan’ın müzik yarışı yaptıklarını ve bu yarışmaya yargıç olarak dağ tanrısı Tmolos’u seçtiklerini görür. Apollon’un lirini de Pan’ın flütünü de dinleyen Midas, flütün sesini çok beğenir.
Tmolos, ödülü Apollon’a verse de yarışmaya tanık olan Midas flütü daha çok beğendiğini söyleyince Apollon Midas’ın kulaklarını uzatıp eşek kulağı haline getirerek öç alır.
Midas, utandığı eşek kulaklarını sivri külahı ile bir süre saklar ama saçını sakalını her gün tıraş eden berberin kulaklarını görmesini engelleyemez. Berber kimseye açmadığı bu sırdan kurtulmak için bir tür kulak olarak benzetilen kuyuya eğilerek “Midas’ın kulakları eşek kulaklarıdır.” diye seslenir. Uğuldayan kuyunun yakınındaki sazlar, yel estikçe dile gelerek “Midas’ın kulakları eşek kulaklarıdır.” diye yankılanmaya başlarlar. Bunu duyan Midas hiddetlenir ve sazların kesilmesini emreder. Ancak kuyunun suyu sazlara geçirmiş ve sırrı yayılmıştır. Sazlar kestirilir ama bu sefer de sırrı keçiler korosu seslendirir.
Sırrı yayılan Midas, zamanla kulaklarına alışır; hatta onları bir ayrıcalık, bir üstünlük olarak görmeye başlar. Artık kulaklarını gizlemez, törenlerde halka sergiler. Midas’ın ona verdiği cezayı hiçlediğini gören Apollon, bu sefer kulakları geri alarak Midas’ı cezalandırır. Halk bu kez Midas’la kulakları artık eşek kulağı olmadığı için alay edip onu aşağılar.
zigguratlar
Zigguratlar eski Mezopotamya'da Sümerlerde, Babillerde ve Asurlarda bir çeşit tapınaktır.
Mezopotamya zigguratları sadece halkın ibadet ettiği ya da seremoni yaptığı yerler değildi. Bu yerlerde tanrıların bulunduğuna inanılırdı. Zigguratlar sayesinde tanrıların insanlara yakın olduğuna inanılırdı. Her şehirin kendi tanrısı mevcuttu. Sadece rahipler zigguratın içerisindeki odalara girebilirdi ve onların sorumluluğu altında tanrıların gereksinimleri karşılanırdı. Bu vesile ile, zigguratların içerisinde tanrılarla yüzyüze karşılaştıklarını ve diyalog kurabildiklerini iddia eden rahipler böylece Sümer halkının en güçlü üyelerinden olmuştur.
Babil'in Asma Bahçeleri
Babil'in Asma Bahçeleri eski dünyanın yedi harikasından biriydi ve mevkisi açık ve net bir şekilde belirlenmeyen yerdir.
Geleneksel olarak, Urak'ta Babil şehri olan şimdiki Hillah yakınlarındaki Babil’in eski şehrinde inşa edildiği söylenmektedir. Babilli rahip Berossus, bahçeleri Babili II. Kral Nebukadnezar’e bağlar. Babil metinlerinde bahçelerden bahseden kesin bir şey yoktur ve kesin bir arkeolojik delil de bulunmamıştır.
Bir efsaneye göre, Babilin Asma Bahçeleri Babil Kralı İmparator II. Nebukadnezar tarafından eşi Kraliçe Amytis için oluşturulmuştur çünkü Kraliçe Amytis memleketinin yeşil tepelerini ve vadilerini özlemiştir. İmparator II. Nebukadnezar “The Morvel of the Mankind (İnsanlık Harikası)” olarak bilinmiş hale gelen büyük sarayı da inşa ettiren kişidir. Delil olmayışının sebebi Asma Bahçelerin tamamen efsanevi olduğunun ima edinebilinmesidir ve Strabon, Diodorus Siculus ve Quintus Curtius Rufus’u içeren Eski Yunan ve Roman yazarlarının doğunun bahçelerini romantizmin ütopik simgesi olarak gösteren tasvirlerinin bulunmasındandır.
Bağlanmayacaksın - Can Yücel
BAĞLANMAYACAKSIN
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin o'nu sevdiğinden...
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya ya da pembeye
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin o'nu sevdiğinden...
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya ya da pembeye
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
CAN YÜCEL
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)